12 Temmuz 2016 Salı

Eyyyy Los Encılız, Hayat Sana Güzel …

Santa Monika Ocean Drive

Aslında eski bir Türk Şehri olan ve sadece En Cılız insanların yaşadığı, Los Angeles ( Çok kötü bir espri olduğunun farkındayım ama Büyük Türk Düşünürü, Fesli Abinin “Şeyh Piri” çıkışına bir gönderme de ben yapmadan edemedim ! ) merkezli Kaliforniya eyaleti, İspanya, İtalya gibi ülkelerin bile üstünde, Dünyanın en büyük 8. ekonomisi… Ortalama bir Kaliforniyalı,  ortalama bir Türk vatandaşından kabaca 4 kat daha zengin…   
Eski bir Kaliforniya atasözü der ki “Dünya’nın dinlediği ve izlediği şeylerin çoğu Kaliforniya’da üretilmiştir.” Şimdi bir de buna “konuştuğu şey” ya da “elinden düşürmediği şey” de eklendi …

Hermosa Beach Halk Pazarı

O kadar çok paraları var ki nereye harcayacaklarını bilemiyorlar… Yolda yürürken, tansiyonun düşüp kaldırıma otursan, hemen 2 Ambulans, 2 İtfaiye aracı, 3 Asayiş, 5 Trafik polisi geliyor tansiyonunu ölçmeye… En basit dükkanın kasasında, kahveci de, benzinci de, bazı popüler restoranların kapısında sıra var, sanki bedava dağıtıyorlar... Hatta bir dövmecinin önünde bile uzun bir kuyruk gördük…  
Aşiret düğünü sahibi gibi ellerinde deste, taksiciden, garsona, belboydan, oda temizlikçisine, market torbacısına, bir hizmet aldıkları herkese bahşiş dağıta dağıta geziyorlar… 
Ne kadar bahşiş verilmesi gerektiği konusunda ikilem yaşama diye bütün hesapların altında en az %15 en çok %30 diye ipucu da veriyorlar… Bize biraz ters ...

Kilometrelerce uzun plajda adım başı bir can kurtaran

Los Angeles’ a daha önce de gelmiş, Japon Turist edasıyla gezmiş, neden bu kadar popüler olduğunu anlayamamıştık… Turistik bir şehir değil,  gezilecek görülecek pek bir şey yok, doğru ama bu sefer biraz daha uzun kalıp, biraz daha yerlisi gibi yaşayınca anladık neden “melekler şehri” olduğunu… Bir kaç örnekle anlatayım :  

Redondo Beach Surf Yaz Kampı

Bir türlü ışıksız kavşakta, nasıl sola dönüleceğini anlayamadığımız için, yanlışlıkla kırmızı ışıkta geçince, nereden çıktığını anlayamadığımız Trafik polisi, filmlerdeki gibi takıldı peşimize, tabi hemen çektik kenara.  Yan aynadan bakarak bekledik, karizmatik Abinin, filmlerdeki gibi, yanımıza salına salına gelişini ve ne yalan söyleyelim ödümüz patladı...
Çocuklar arkada, kemersiz koltuksuz, yayıla yayıla uyumuşlardı ve bende de birazcık alkol vardı… Alkol, kırmızı ışık ve koltuksuz  çocuk, demek ABD’de direkt mahkeme demektir!
Polis, “kırmızı ışıkta, yaya geçidinden geçtin, tam 6 tane yaya vardı onların hayatlarını tehlikeye attın, ehliyetini göreyim”  dedi.
Ben “Bana bak sen benim kim olduğumu biliyor musun, Efendi ol, sürdürmeyeyim seni Alaska’ya” deeeermişim….  ( Türkiye’de böyle esip gürleyen kırolar, orada daha pasaport polisinin karşısında nasıl titriyor ama ? )   “ne ışığı, ne yayası, kim geçti, ne zaman geçti” gibi abuk sabuk, o korkuyla, hem de İngilizce gevelerken, “Tatilde misiniz, yabancı mısınız, Kuralları öğrenin lütfen, hadi iyi tatiller” diye anlayışla bizi gönderince,  “evet” dedim “işte Melek gibi insan bunlar …”    

Disneyland Hediye Çeki

Sonra da internetten yanlışlıkla yaptığımız kredi kartı ödemesini 10 saniyede geri aldığımızda; satın aldıktan sonra vazgeçtiğimiz ürünleri anında iade ettiğimizde ve Disneyland’ta bindiğimiz oyun botu, arızalanıp içinde 7 dakika rehin kaldığımız için çıkışta bize hediye çeki verdiklerinde anladık “adam yerine konmak” ne demekmiş … Trafik kurallarını, selamlaşmayı, güler yüzü hiç saymıyorum bile. 8 yaşındaki oğlum Efe ve yaşıt kuzeni Yasemin bile dedi ki “Burada herkes ne kadar eğlenceli, ne kadar arkadaşça …”

Venice Beach'te Basketbol

Ve herkes ne kadar sportmen … 4 yaşında yaz kampında spor yapan da vardı, 60 yaş ve üzeri plaj voleybol turnuvası da… Pusetle çocuk gezdirerek koşu yapan anne de gördüm, kitap okuyarak yürüyüş yapan teyze de…  Sahil de yoga yapan da var, park da ağaçlar arasına çektiği ip üstünde yürüme çalışması yapan da … Venice Beach’te kum torbasında boks, vucüt geliştirme, aletli jimnastik zaten bir Los Angeles klasiği. Basketbol, beach-volley,  bisiklet ve koşu da ata sporları … yapmayan yok !
Yolunuz düşerse bisiklet kiralayıp, Redondo, Hermosa, Manhattan ya da Huntington Beach’te dolaşmanızı çok tavsiye ederim…

Santa Monica Beach'te Pazar Günü...
Yaz kış muhteşem bir hava, asla bunaltmıyor, hatta akşamları ve sabahları epey bir serin oluyor, Temmuz da bile … herkeste, her yerde, her daim bir tatil havası… Her arabanın bagajında bir kaykay, bir mayo, bir top, katlanır bir sandalye, ayaklarda parmak arası terlik, kafada bir kulaklık, 12 ay yıllık izin modu… Tek problem “beach club” yok ! kendi şezlongunu, şemsiyeni, yiyeceğini, içeceğini kendin getireceksin. Tuvalet konusunu ise hiç açmayalım, dedim ya dövmeci de bile sıra vardı, hafta sonları Santa Monica Pier tuvaletindeki sırayı hayal dahi edemezsin…

Rancho Palos Verdes'in Asıl Yerlileri

Tertemiz her yer, kurak bir bölge olmasına rağmen yemyeşil, her yerde upuzun palmiyeler..  Sokakta kedi köpek yok; sincap, tavus kuşu hatta rakun var.. Evet 2 tane rakunu Arkadaşım Yıldıray’ın bahçesinde akşam yemeği yerken kendi gözlerimle görmesem  inanmazdım … 
Hatırı sayılır süreler Türkiye’de,  İsveç’te (Eşi İsveçli )  ve ABD'de yaşayan Yıldıray’ın çok güzel özetlediği gibi bu 3 ülke arasındaki temel fark şu : Türkiye’de öncelik Devlet, İsveç’te Öncelik Toplum, ABD’de öncelik Birey, yani : Sen ….


Santa Monica Beach'te Gün Batımı

Kural : Başta ABD olmak üzere yurt dışında okuma ya da çalışma fırsatı bulursan kaçırma, bulamazsan yarat …           


Hiç yorum yok: