15 Temmuz 2015 Çarşamba

Askerlik Anısı

Helikopterden Helikoptere Atlarken Şarjör Değiştirmek…

Almanya Steinexpo Fuarında Helikopter Turu kazanınca aklıma geldi, komandoyuz ya sanki Viet Nam’daymışız gibi sürekli bir helikopter muhabbeti yapıyoruz önce İzmir Foça Komando Eğitim Birliğinde, sonra da Hakkari Yüksekova Jandarma Komando Asayiş Bölüğünde askerliğimizi yaparken 1999 yılında…

Helikopterden atlamak, merdivenle inmek; operasyon bölgesine ya da sınır karakoluna helikopterle ikmal yapmak falan sürekli dilimizde bir helikopter geyiği… Belki de şehir efsanesidir, tam bilmiyorum, mutfakta çalışan bir Er mektubu okunurken çıkmış, ( Bir dönem tüm gelen giden mektuplar açılır okunurdu)  annesine “Askerlik zor değil anne merak etme, her şey yolunda, bir tek helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmekte zorlanıyorum o kadar”  yazmış… Düşün yani helikopter nasıl ayrılmaz bir parçası Türk Mehmetçiğinin…

Ben Asteğmenim, benim sorumluluk sahamda bir heliport var, helikopterler inerken biz seslerinden anlıyoruz hesapta “bak bu King Kobra” diyor bir arkadaş, öteki “yok canım Skorsky olmasın” falan hepimiz birer helikopter eksperiyiz…

Ayrıca bu heliport, tam bölüğün ortasında, askerler yanından geçmesin, kurcalamasın diye de çevresinde nöbet tutuluyor… Kış çok ağır tabi Yüksekova’da bazen -35 derece oluyor,  helikopteri kapalı hangara alıyorlar donmasın diye ama asker donuyor,  nöbet kışın da devam ediyor.  Helikopter nöbeti var, helikopterin kendisi yok. Nöbeti kaldırana kadar neler çektim…

Böyle sürekli bir helikopter aşağı, helikopter yukarı muhabbet varken ama bizim hiç binmişliğimiz yokken geldi çattı teskere günü… Yüksekova’dan kafana göre tezkereyi alıp evine gidemiyorsun ama. Toplanma merkezine ( Van’a ) konvoy var 9 günde bir, güvenlik amacıyla… Ama bir ihtimal Van’a helikopter varsa o ara, komutan da izin verirse konvoyu beklemeden gidebilirsin… 15 ay geçti 9 gün geçmiyor, tezkeremizi almışız askerlik bitmiş, üniforma çıkmış, evine gidemiyorsun, acayip kötü bir hissiyat..

Şansımız yaver gitti, konvoydan önce bir Kargo Helikopteri var “Skorsky” bizi Van’a götürecek… Heyecandan ve mutluluktan uçuyoruz sanki Savunma Bakanlığı, tezkere hediyesi bize Helikopteri verdi, o kadar sevindik …

Van – İstanbul uçak biletimizi aldık, kirli dolu çantamızı aldık, helikoptere atladık. En arka sıra hariç Bütün koltuklar sökülmüş, malzeme ve mühimmat sandıkları yerde, en arka sırada sonradan öğrendik pilotun eşi ve çocuğu, bir de bir Albay’ın kızı oturuyor. Ben de hemen mühimmat sandıklarının yanına Albay’ın kızının dizinin dibine yere oturdum….

Pat Pat Pat Pat helikopter kalkt,  hiç uçağın kalkmasına benzemiyor, epey bir sallıyor adamı, biraz boşluk hissi, biraz fizik kuralları derken ben bayağı bir kötü oldum ama dayanıyorum… Ta ki önce Hakkari Merkez, Sonra  da Van Özalp’e 2 iniş 2 de kalkış yapana kadar…. Ben kafamı kirli torbama soktum, Albay’ın kızının ayaklarına doğru nasıl kustuysam 2 hafta boyun ağrım geçmedi. Her inişte kalkışta dışarı çıkıp hava alıyorum, fayda etmiyor daha kötü oluyorum, kafamı kirli torbama soktukça daha da kötü oluyorum ( Asker kirlisi nasıl kokar, düşmeyen bilemez… ) 
Neyse zar zor, sağ salim kendimizi Van askeri havalimanina attık ordan apronda koşarak ucu ucuna, per perişan bir halde kendi uçağımıza yetiştik, her kes bize bakıyor tabi… Dedik ki “yani gerçekten de zor muş helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmek, baksana ne hale geldik !”    

Kural : O an sana çok zor gibi görünen durumlar sonra çok komik birer hatıra olabilir... Sakin ol, soğukkanlı ol, sabırlı ol, sabrın sonu gerçekten selamettir..

Hiç yorum yok: